26 Kasım 2007 Pazartesi

KSS-DANONE

Efsanevi futbolcu Zinédine Zidane, Nobel Barış Ödüllü Muhammed Yunus ve Groupe Danone CEO’su Franck Riboud. Üç farklı alanda, üç farklı isim ama amaçları ortak. Onları bir araya getiren; 'Grameen Danone Foods' yani Bangladeş’te düşük gelirli ve besin eksikliği bulunan nüfusun, günlük sağlıklı beslenme ihtiyacının karşılanmasını ve yoksulluğun hafifletilmesini hedefleyen tek girişim. Bu amaçla Bogra’da (Dhaka’nın 150 km kuzeyinde) kurulan ilk fabrikanın resmi açılışını Zinédine Zidane, Nobel ödüllü Bangladeşli iktisatçı Muhammed Yunus ve Groupe Danone CEO’su Franck Riboud duyurdu. Fabrika, Muhammed Yunus'un ve Danone'nin yüzde elli ortaklığıyla kurulmuş. Danone Uluslar Kupası hamisi olan Zinédine Zidane da projenin tanıtımında destek oluyor.

Grameen Danone başlangıç olarak, herkesin satın alabileceği bir sütlü ürünün lansmanına odaklanıyor. Bu ürün, Bangladeşli çocukların beslenme ihtiyacını karşılamak, süt ve ihtiyaç duydukları besin öğelerini sağlayarak onların sağlıklı gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla İyileştirilmiş Beslenme Global İttifakı'nın (GAIN) işbirliğiyle özel olarak geliştirilmiş. Grameen Danone Foods’un bu ilk uygulamasının sonucunda, yerel topluluklarda binden fazla tarım, hayvancılık ve satış alanlarında istihdam yaratılması bekleniyor. Dağıtım, Grameen kadınlarının oluşturduğu ağ tarafından organize edilecek. Grameen ve Danone, projenin toplumsal etkisini artırmak amacıyla Grameen Danone Foods’dan gelen sermaye maliyeti sonrası kalan kârı, tekrar yatırıma aktararak, 50 fabrika hedefiyle bu benzersiz iş modelinin çoklu yerel açılımını amaçlıyor.

FİKİR TOPLANTIDA ORTAYA ÇIKTI

Danone Türkiye Genel Müdürü Serpil Timuray, Grameen Danone Foods’un ortaya çıkış öyküsünü ve Muhammed Yunus'la bir araya gelişlerini şöyle anlatıyor: "Her yıl Evian’da düzenlenen geleneksel 'Dünya Üst Düzey Yöneticiler Toplantısı'nın bu yılki onur konuğu Muhammed Yunus'du. Toplantıda, onur konuğumuzun hayat hikâyesi ve Grameen Bankası girişimini içeren konuşmasını heyecanla dinledik. Hali hazırda, sosyal sorumlulukta dünyada çok faal olan Danone yöneticileri olarak, insanlık için daha çok çalışmak ve daha iyiyi yapmak için son derece motive olduk. Gerek başkanımızın gerekse Muhammed Yunus’un yoksul insanlara sağlıklı beslenme ve ekonomik katkı imkânı vermek yönündeki motivasyonu ve fikir birliği beni çok etkiledi."



TÜRKİYE'NİN GÜLÜMSEYEN GELECEĞİ

Toplumsal sorunların dayanışma içinde aşabileceğine inanan Danone Türkiye Genel Müdürü Serpil Timuray, şunları söylüyor: "Danone sosyal sorumluluk çalışmalarını ülke ihtiyaçlarına yönelik olarak planlayıp sürdürüyor. Türk toplumunda sağlıklı beslenme bilinci oluşturmaya yönelik ve daha sağlıklı nesillerin yetişmesine katkı sağlamak amacıyla 'Türkiye’nin Gülümseyen Geleceği' teması altında çok projeli bir sosyal sorumluk programını yürütüyoruz."

Bu program kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı'yla birlikte “Gülümseyen Gelecek Anasınıfları”, “Danone Küçükler Futbol Kupası”, “Danino Sağlıklı Büyüme Ekibi” ve “D Vitamini ile Gülümseyen Gelecek” projeleri yürütülüyor.

AB STANDARTLARINDA ÇİFTÇİ YETİŞTİRİYOR

Ayrıca, Türkiye'de kurulan “Türkiye Danone Enstitüsü”, sağlıklı beslenme, özellikle çocuk beslenmesi, konusunda bir bilgi platformu yaratmak amacıyla faaliyet gösteriyor. Timuray, enstitüyü tamamen bağımsız, hiçbir ticari amaç gütmeyen bir kuruluş olarak tanımlıyor. "Ayrıca, Türk tarımı ve çiftçisini geliştirmek, AB standartlarına getirmek üzere ‘Danone Çiftçi Geliştirme Programı’mız bulunuyor" diyor Timuray ve ekliyor: "Ülkemiz tarım ve hayvancılığının AB standartlarına kavuşması yönünde katkısı olacağını ümit ettiğimiz ve aynı zamanda hammadde kalitemizi artıran Danone Çiftçi Geliştirme Programı'mızı özellikle önceliklendiriyoruz. Hedeflenen çiftçi sayısı 15 bin."

KSS-ECZACIBAŞI

"Sosyal sorumluluk çalışmaları, itibara etki eden en önemli faaliyetlerden biri" cümlesi şirketlerin belki de sosyal sorumluluğa bakışını ifade eden en iyi tanım. Eczacıbaşı Topluluğu'nun bakış açısını niteleyen cümlenin devamı ise şöyle: "Toplumsal yatırım projelerinin başarısında yaratıcılık, süreklilik ve kurum kimliğiyle uyum büyük önem taşıyor."

Eczacıbaşı için sosyal sorumluluk projesinin kurumun kimliği, kültürü ve değerleriyle uyumlu olması gerekiyor. Ayrıca uzun vadeli yatırım olması da şart. İşte bu nedenlerle sosyal sorumluluk çalışmaları kültür, sanat, eğitim, bilim ve spor başlıklarında yoğunlaşıyor. Sosyal sorumluluğu 'sponsor olma' seçimiyle sınırlamayan Eczacıbaşı Topluluğu, bu alandaki faaliyetlerini kuruşunda ya da yönetiminde etkin olduğu sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yapıyor.



İLK ADIM SPORA

Dr. Nejat F. Eczacıbaşı tarafından 1942’de temeli atılan Eczacıbaşı Topluluğu, sosyal sorumluluk çalışmalarına ait ilk adımı spor ve kültür-sanat alanlarında atmış. 1966'da kurulan Eczacıbaşı Spor Kulübü, basketbol, voleybol ve masa tenisinde sporcular yetiştirme hedefini bugün tümüyle voleybola yönlendirmiş. "Voleybolun kadınlar arasında çok tercih ediliyor olması ve spor yapmanın kadına kattığı özgüven duygusu işin spor yönünden daha önemli bizim için" diyor Eczacıbaşı Topluluğu Kurumsal İletişim Koordinatörü Okşan Atilla Sanön.

Sosyal sorumluluk çalışmaları içinde ağırlık kültür-sanatta. "Kültür-sanat topluluğun değerlerinden geliyor. Topluluğun kendisi kültür ve sanata büyük önem veriyor. Kendi kimliğine uygun bir alan. Ayrıca, kültür ve sanatın üniversal bir platform olduğunu ve Türkiye’nin kendini bu konularda daha kolay anlatabileceğini düşünüyoruz" diyor Sanön.

Kültür-sanat alanında faaliyetleri çok eskiye dayanan Eczacıbaşı, 1973'te Dr. Nejat F. Eczacıbaşı'nın öncülüğünde kurulan İstanbul Kültür Sanat Vakfı'na (İKSV) verdiği destekle çalışmalarını günümüze taşıyor aslında. Topluluk için devamlılığın önemini faaliyetlerinin alt yazısından anlamak mümkün. Vakıfta İstanbul'u 'dünya kültür başkentine' dönüştürmek amacıyla 35 yıldır uluslararası festivaller düzenleniyor. Başlangıcından bu yana Uluslararası Müzik Festivali'ni destekleyen ve son 10 yıldır festival sponsorluğunu üstlenen Eczacıbaşı, 2006 yılından beri de İKSV'nin öncü sponsoru.

Sanön "33 senedir müzik festivalinin sponsoruyduk ama biz artık onu şöyle görüyoruz: İKSV’nin öncü sponsoruyuz ve bütün festivallerin de öncü sponsor olarak bulunmalıyız. Ayrıca toplumdaki sosyal sorumluluk bilincinin gelişmesi için 'Nasıl bir çalışma yapabiliriz?' dedik. Bunun için de 'Festivale Seyirci Kalmıyoruz' başlıklı, 35 senedir İKSV’yi ve festivalleri desteklediğimizi anlatan bir kampanya başlattık. Bu kampanyanın ikinci konusu da 'Siz de seyirci olmayın, kurumsal ya da bireysel desteklerle uluslararası boyuta gelmesini sağlayalım'dı" diyor.



"EĞİTİMİ DE ISKALAMIYORUZ"

Topluluğun kültür-sanat alanındaki en önemli yatırımlarından biri de İstanbul Modern Sanat Müzesi. 13 yıl -hiçbir gün vazgeçilmeden- süren mekân arama çalışmaları 2,5 yıl önce noktalanınca hayat bulan Modern Sanat Müzesi, topluluğun müze hayalinin gerçeğe yansıması... Mekân arayışları sürerken müze hayali sanal dünyada gerçekleştirilmiş ilk önce; Eczacıbaşı Sanal Müzesi'nde internet üzerinden sergiler açılmış, burada bir seyirci kitlesi oluşturulmuş.

Sanön, genelde sosyal sorumluluk projelerinde öncelikli alan olarak görülen eğitimdeki çalışmalarıyla ilgili bilgi de veriyor: "Eczacıbaşı gibi büyük bir topluluğun eğitimi ıskalaması söz konusu olamazdı. Eğitim o kadar ana bir sorun ki herkesin bir ucundan tutması gerek."

Eğitimde önceliklerinin inovasyona dönük programlar olduğunu belirten Sanön, üç sene önce Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'yla (TEGV) Genç Mucitler projesini de bu nedenle başlattıklarını söylüyor.

Bilim konusuna da duyarsız kalmayan topluluk, tıp ve eczacılık, sağlık alanında verdiği bilim ödüllerinde önümüzdeki sene 50. yaşını tamamlayacak. Vitra ile birlikte seramik sanatını yaygınlaştırmak için oluşturulan Seramik Sanatı Atölyesi, Okey ve Türkiye Aile Planlaması Vakfı’nın birlikte yürüttüğü Cinsel Eğitim Projesi, Solo’nun BM’den de ödül kazanmış Hijyen Eğitimi Projesi topluluğun sosyal sorumluluk alanındaki diğer çalışmalarından örnekler...



--------------------------------------------------------------------------------


SANATÇILARDAN 'e' TASARIM

Eczacıbaşı Topluluğu, "Biz 35 yıldır festivali destekliyoruz. Siz de hep bize yakın oldunuz. Bizim amblemimiz olan 'e'ye siz hayat verebilir misiniz?" diye sorduğu sanatçılardan da olumlu yanıt aldı. Nil Karaibrahimgil, Hüseyin Çağlayan, Ross Lovegrove, Burhan Öçal, Zuhal Olcay, Yavuz Turgul, Kerem Görsev, kendi bakış açılarıyla amblemi festivalin ve İKSV’nin 35 yılı onuruna tasarladı. Sanatçıların 'e' yorumları, Eczacıbaşı Topluluğu'nun 2007 yılında İKSV'yle yürüttüğü tüm iletişim çalışmalarında kullanılacak.

KSS- BOYNER

Özel Sektör Gönüllüler Derneği (ÖSGD), bu yıl ilk kez verdiği Gönülden Ödüller'le özel sektördeki gönüllülük çalışmalarıyla toplumda fark yaratan iyi örnekleri ödüllendirdi. Milliyet İK ve İnsankaynaklari.com işbirliğiyle düzenlenen Gönülden Ödüller, 20 Haziran Çarşamba günü, Milliyet Gazetesi’nde düzenlenen bir törenle sahiplerini buldu.

En Başarılı Gönüllülük Projesi Kategorisinde HSBC Bank-Kardeş Okullar Projesi; En Yaratıcı Gönüllülük Projesi Kategorisi’nde Koç Holding-Ülkem İçin Günü Projesi, En Başarılı Gönüllülük Programı Kategorisi’nde de Boyner Holding Gönüllülük Programı ödül aldı.

Ödül alan her şirketten birer gönüllüye, Harvard Business School işbirliğinde eğitim düzenleyen Netron Business School’dan birer kişilik Kişisel Gelişim/Zaman Yönetimi Eğitimi paketi de hediye edildi.

Ödül töreninin açılışını yapan ÖSGD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Bayazıt, Gönülden Ödüller'le aynı zamanda Özel Sektör Gönüllüler Derneği’nin de 5. yılını kutladıklarını belirterek “Özel sektörün insan kaynağını ve bilgi birikimini gönüllülük yoluyla topluma aktarma misyonu üstlenerek yola birlikte çıktığımız üye şirketlerimizin sayısı 65 oldu. Üyelerimizin şirketleri içindeki gönüllü sayıları ve işbirliği yaptığımız sivil toplum kuruluşlarının da sayısı artıyor. Gönüllülük çalışmalarının, artık kurumlarımızda yerleşmeye başlayan bir uygulama olduğunu gözlemlediğimizden Gönülden Ödüller'i kurum kültürü içinde gönüllüğe yer veren tüm üyelerimiz ve kurumlarla paylaşmak istedik” diye konuştu.

'HAYIRSEVERLİKTEN FARKLI'

Milliyet Gazetesi Yayın Danışmanı Nurcan Akad ise konuşmasında “Baba Beni Okula Gönder" projesiyle gönüllülük deneyimini paylaştı ve "Mesleki olarak yaşadığım hiç bir haz bana iki yılı aşkın süredir yer aldığım, Milliyet'in sosyal sorumluluk projesi Baba Beni Okula Gönder kadar keyif vermedi" dedi.

Hedef Alliance Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak da gönüllülüğün ‘insanın arkasında eser bırakma çabası’ olduğunu söyledi: "Gönüllük kendini sevmek, barışık olmaktır. Aslında ölümsüzlüğe ulaşmaktır. Gönüllülüğün özeti, arkanızda eser bırakma çabasıdır."

ARGE Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı ve Özel Sektör Gönüllüler Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Yılmaz Argüden ise gönüllülüğün hayırseverlikten farklı olduğuna değinerek, ödül için başvuran projelerin hepsinde çalışanların, üst düzeyin katılımı, sürdürülebilirlik ve ölçümlemenin yer aldığını ifade etti.

Ödül kazananların dışında yarışmaya başvuran şirketler ve projeleri şunlar: Avon Kozmetik-Avon ile Sağlığa Yolculuk Projesi, Philip Morris-Yaşasın Okulumuz Projesi, Uyum Gıda-Başarılı Çocuk Ödül Kartı, Cargill-Cargill Türkiye Gönüllüleri Burs Projesi, Citi-Citibank Gönüllülük Programı, Pfizer-Toplum Takımı, Philip Morris-Satış Organizasyon Geliştirme Departmanı Liderlik Programı Sosyal Sorumluluk Projeleri, Siemens-Çevre Kulübü, Unilever-Turuncu Şapka Gönüllüleri.

Gönülden Ödüller töreninin öncesinde “Özel Sektörde Gönüllülük: İyi Örnekler” başlıklı bir de panel gerçekleştirildi. Unilever, Mc Donald’s, Philip-Morris SA, Citibank, HSBC ve Boyner Holding çalışanları “özel sektörde gönüllülük projeleri, gönüllük programı yönetimi ve yaygınlaştırma" konularında deneyimlerini paylaşarak katılımcıların sorularını yanıtladı.



--------------------------------------------------------------------------------


KAZANAN PROJELER

HSBC Gönüllüleri'nden Koordinatör Levent Dokuyucu, Kardeş Okullar Projesi'yle binden fazla çalışanın "gönüllülük" için harekete geçtiğini söylüyor. Dokuyucu 2006 yılında 17 olan kardeş okul sayısını bu yılın sonunda 50’ye çıkarmayı istediklerini belirtiyor.

Boyner Gönüllüleri’nin çalışmalarını anlatan Boyner Holding’in ÖSGD Gönüllü Elçisi Seda Erzen, eğitim, yaşlılara destek, engelliler, çevre, sokak hayvanları gibi konuların yanı sıra çalışanların önerdikleri konularda projeler gerçekleştirdiklerini anlatıyor. Erzen, Boyner’deki 320 çalışanın gönüllük için toplam 700’den fazla saat ayırdığını ve bu sayının son iki yılda 11 katına çıktığını vurguluyor.

En Yaratıcı Gönüllülük Projesi ödülünü alan Koç Holding’in Ülkem İçin Günü Projesi hakkında bilgi veren Koç Holding Halkla İlişkiler Müdürü Fatma Nur Halil, Koç Holding’in çalışanları ve bayilerinin bugüne kadar 223 proje gerçekleştirdiğini, yüz bine yakın çalışanın gönüllü olarak bu projelerde yer aldığını söylüyor. Halil, Mayıs ayının son pazar gününü “Ülkem İçin” günü ilan ettiklerini ve bu gün içinde bölgelerin ihtiyaçlarına göre park yenileme, deniz temizleme, okul yenilenmesi gibi konularda projeleri hayata geçirdiklerini anlatıyor.

KSS-HENKEL

Henkel’in sosyal sorumluluk projesi "Gülümse Henkel" ile bugüne kadar dünya çapında bin 125 proje gerçekleştirilerek çocuklara yardım eli uzatıldı. Henkel’in her yıl 1 milyon euro bütçe ayırdığı proje kapsamında Türkiye’de de eğitim, kültür, spor, sağlık ve çevre gibi konularda pek çok proje hayata geçirildi.

Proje kapsamında, Gaziantep ve Adana’da hastanelerin yeni doğan ünitelerine son iki yıldır kuvöz bağışı sürüyor. Diyarbakır’da bir ilköğretim okulu kuruldu, ayrıca AÇEV ile yapılan işbirliği sayesinde maddi imkansızlıklar içindeki öğrencilere okul öncesi eğitim verildi.

Gaziantep’te 2006 yılından bu yana gerçekleştirilen "Sokakta Çalışan Çocuklara Meslek Atölyeleri Kurulma Projesi"nde başarılı sonuçlar alındı. Meslek atölyelerinden ilk etapta 50 öğrenci mezun oldu ve böylece çocuklar sokaktan kurtarıldı.

Henkel Kurumsal İletişim Sorumlusu Hande Ardane, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Henkel’in faaliyet gösterdiği her ülkede kendisini kurumsal vatandaş olarak konumlandırdığını söyledi. Ardane, sosyal sorumluluk çalışmalarını 2005 yılında Gülümse Henkel çatısı altında topladıklarını ifade ederek, "Arkadaş gibi marka sloganımızı hayata yansıtmak istiyoruz. Gülümse Henkel programı ile bizler de toplum hayatına değer ve mutluluk katmak istiyoruz. İnsanların yüzünde yarattığımız gülümseme en büyük motivasyon kaynağımızı oluşturuyor" diye konuştu.

"SOKAK ÇOCUKLARI MESLEK SAHİBİ OLDU"

Hande Ardane, bu kapsamda eğitim, bilim, kültür, sanat, spor, sağlık, çevre gibi konulara yönelik projeleri desteklediklerini anlattı. Gerçekleştirilen pek çok proje bulunduğunu dile getiren Ardane, sözlerini şöyle sürdürdü: "Örneğin Diyarbakır’da Sarıdallı Henkel İlköğretim Okulu kuruldu. Adana ve Gaziantep’te hastanelerin yeni doğan ünitelerinde kuvöz bakımı gereken bebekler için son iki senedir kuvöz bağışımız sürüyor. Ayrıca, AÇEV ile yapılan işbirliği sayesinde Diyarbakır’da maddi imkansızlıklar içindeki öğrencilere okul öncesi eğitimler verildi. 2006 yılından bu yana da Gaziantep Şahinbey Lions Kulübü tarafından gerçekleştirilen Sokakta Çalışan Çocuklara Meslek Atölyeleri Kurulma Projesi’ne destek oluyoruz."

Sokakta Çalışan Çocuklara Meslek Atölyeleri Kurulma Projesi’ne desteklerini 2007 yılında da sürdürdüklerini ve çok yakında Gaziantep Lions Kulübü ile bir atölye daha açacaklarını belirten Ardane, meslek atölyesinde çantacılık, saraciye işlemeciliği, ütücülük ve ev hizmetleri, halı dokuma gibi alanlarda eğitim verildiğini söyledi.

Mayıs 2007’de projenin ilk etabında 50 öğrencinin mezun olduğunu bildiren Ardane, "Bu atölyelerde öğrencilere balık vermekten çok balık tutması öğretilerek, çocuklarımızın sokakta çalışması yerine zanaatlarını yaparak hayata hazırlanmaları sağlanıyor" dedi.

"BİNLERCE ÇOCUĞA YARDIM ELİ UZATILDI"

Hande Ardane, "Gülümse Henkel" projesi kapsamında sadece çocuklara yönelik projelere tüm dünyada yılda yaklaşık 1 milyon euro ayrıldığını belirterek şunları söyledi: "Diğer modülleri de kattığımızda rakam daha da artıyor. Bu kapsamda Arkadaş Gibi Marka-Henkel, 1998’den bu yana tüm dünyada 45 binden fazla çocuğa yardım eli uzattı. Tüm dünyada bugüne kadar sadece çocuklara yönelik bin 125 proje gerçekleştirildi. Gülümse Henkel programı kapsamında topluma yaptığımız katkıyı sürdürmeye devam edeceğiz."

Henkel için sosyal sorumluluğun büyük bir anlam taşıdığını vurgulayan Ardane, "Marka ve teknolojilerimiz, kaliteli ve yenilikçi ürünlerimiz ile toplumda yarattığımız katkının yanı sıra sosyal alanlardaki girişimlerimizle hem bugün hem de gelecekte yaşamaya değer bir dünya için katkıda bulunmak bizim için önemli" diye konuştu.

KSS-PHİLİP MORRİS

Philip Morris SA’ya göre sosyal sorumluluk projeleri yalnızca şirketin imajı ve topluma olan sorumluluğu için sürdürülen çalışmalar değil. Bizim dışımızdakileri de anlamak, başkalarıyla özdeşleşmek için bulunmaz bir zemin... Philip Morris - Sabancı ortaklığının satış ve pazarlama faaliyetlerini yürüten Philip Morris SA, bu düşünceden yola çıktı ve Liderlik Gelişim Programı’na sosyal sorumluluğu da kattı. Uzun ve detaylı değerlendirmeler sonucu seçilen liderlik programının 30 katılımcısı, STK’larla işbirliği içinde kendi sosyal sorumluk projelerini geliştirdi. 5’li gruplar halinde istihdam, engelliler, eğitim, yetiştirme yurdundaki çocukların gelişimi konularında 6 proje hayata geçirildi. Sakarya’da engelliler ve aileleri için süs bahçeleri kuruldu; 6 ilde çocukların bilim projelerini geliştirmeleri için çalışmalar yapıldı; görme engellilerin çağrı merkezlerinde istihdam edilmeleri için eğitim programlarına destek verildi...

İLK DERS GÖNÜLLÜ KATILIM

Philip Morris SA Satış ve Organizasyon Geliştirme Müdürü ve Liderlik Gelişim Programı Yöneticisi Yunus Erduran, 18 ay süren gelişim programının 4 ana modülünden birinin sosyal sorumluluk olduğunu söylüyor ve bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Liderlik Gelişim Programı'nda temel olarak öğretmeyi arzuladığımız davranışlar bireysel farkındalığa sahip olma, kendinden yola çıkarak başkalarının farklılıklarını anlayabilme ve değer verebilmeydi. Çünkü ancak başkalarının farklılığını gerçekten anlayabilen ve doğal bir şekilde kabul eden kişiler bunu içtenlikle sahiplenerek yönetebilir. Bu davranışları sınıfta öğretemezsiniz. Bunu ancak yaşayarak öğrenmeleri mümkün. Karşındakini dinleme, anlama ve ona hitap edebilme yeteneğini en iyi şekilde temsil edebilecek platformun sosyal sorumluluk projesi olduğunu düşündük ve programımızın içine ana bir modül olarak ekledik.”

Programın sosyal sorumluluk ayağı Özel Sektör Gönüllüler Derneği’nin (ÖSGD) verdiği eğitimle başlamış. Amaç hem sosyal sorumluluk projeleri üretmek hem de ‘gönüllü’ olarak bu projelerin içinde yer almak. Metin Sabancı Spastik Çocuklar ve Gençler Rehabilitasyon Eğitim ve Üretim Merkezi’ndeki iki günlük bir eğitimde, çalışanların engelli ve dezavantajlı grupları daha yakından tanımaları ve ihtiyaçlarını anlayabilmeleri amaçlanmış.

PROJELER YAKINDAN İZLENİYOR

Philip Morris SA Liderlik Gelişim Programı’ndaki 6 sosyal sorumluluk projesi, programın değerlendirme komitesince incelendikten sonra uygulamaya konulmuş. Projelerin ilk başta ölçümlenmesi, başlangıç aşamasında gerekli iyileştirmelerin yapılmasını sağlamış. Yunus Erduran, projelerin etkin takibi için Özel Proje İzleme Formları oluşturduklarını ve ekiplerin aylık olarak projenin gidişatını değerlendirme komitesiyle paylaştığını söylüyor.

Işık Demeti, Hayal Kahramanları, Yel Değirmeni, Kurşunkalem ve Altı Gökkuşağı isimlerini seçen grupların projeleri toplumun, yaşadıkları çevrenin ihtiyaçlarından yola çıkarak oluşturulmuş.

Erduran bir sosyal sorumluluk projesinin insani ilişkiler, planlama, organizasyon ve etkileme gibi birçok yetkinlikte inanılmaz gelişim fırsatları sunduğunu belirtiyor. Erduran, gelişim programı içerisindeki sosyal sorumluluk projelerinin sürdüğünü belirtirken, Philip Morris bünyesinde bugüne kadar Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecine destek, kadın ve çocuk haklarının korunması, göç alan bölgelerde ailelerin uyumunu sağlama gibi konularda da projeler gerçekleştirildiğini söylüyor.

Erduran, Philip Morris SA’nın önümüzdeki dönemde hedefinin tüm çalışanların sosyal sorumluluk çalışmalarında aktif olarak görev alması olduğunu belirtiyor.



--------------------------------------------------------------------------------


PROJELER ÖRNEK OLUŞTURACAK

Philip Morris SA Liderlik Gelişim Programı çerçevesinde gerçekleştirilen sosyal sorumluluk projeleri geçtiğimiz yıl başladı ve hâlâ sürdürülüyor. Görme Engellilerin Çağrı Merkezlerinde İstihdam Edilmesi Projesi'nde çıkış noktası görme engellilerin işgücüne yüzde 2 oranında katılımları olmuş. Philip Morris Sa çalışanları Altı Nokta Körler Vakfı’nın çağrı merkezi müşteri temsilciliği eğitim projesine destek sağlayacak bir sosyal sorumluluk projesi geliştirmiş.



Engelliler İçin Hobi Bahçeleri Projesi'nde ise çıkış yolu, engellilerin fiziksel ve psikolojik gelişimlerine katkıda bulunmak, çevre bilincini artırmak ve engellilerin sosyal yaşama katılımlarını artırma amacıyla örnek bir proje oluşturmak olmuş. Çalışanlar kendi bölgelerinde böyle bir proje çalışması yapmak isteyenler için bir veri bankasını web sitesi üzerinden paylaşıyor. Altı Bölgede Altı Kahramanlık Hikâyesi Projesi, Milli Eğitim Bakanlığı'nın bilim yarışmalarında başarılı olmuş ancak olanakları kısıtlı öğrencilerin okullarında, yaratıcılık ve gelişim ortamının artmasını amaçlıyor. Proje çerçevesinde okullarda araştırma odaları kurma, bilgisayar desteği sağlama gibi çeşitli çalışmalar yapılıyor.

KSS-GLOBAL COMPACT

Global Compact, 1999'da Kofi Annan’ın öncülüğünde Birleşmiş Milletler çatısı altında oluşturulmuş, dünyanın en büyük gönüllü kurumsal sorumluluk platformu. Global Compact anlaşmasını imzalayarak bu platforma şimdiye kadar katılan şirket sayısı 3 bin 200. Anlaşmayı imzalayan şirketler, insan hakları, çalışma koşulları, çevre ve yolsuzluk konularında belli taahhütlerde bulunmuş oluyor.



Global Compact üyeleri son olarak, küresel ısınmanın giderek hayatımızı ve geleceğimizi tehdit eden bir gerçek haline geldiğini görerek, bu konuda öncülük etmek için 'Caring For Climate: The Business Leadership Platform' adlı yeni bir inisiyatif başlattı. Bu inisiyatifin yükümlülükleri arasında şirket içinde verimli enerji kullanımını sağlamak, yapılan faaliyetlerin küresel ısınmaya etkilerini anlamak, daha az karbon salınımı yapacak bir düzen için hükümetle, yerel yönetimlerle, sektörel şirketlerle iş birlikleri yapmak ve çalışanlarla, müşterilerle, yatırımcılarla birlikte bu konuda aktif bir sözcü olmak yer alıyor.

Global Tanıtım ve Halkla İlişkiler de yükümlülüklerini yerine getirmek için Türkiye'de ilk adımı attı. Türkiye'de Global Compact anlaşmasını imzalayan ilk 10 şirketten biriydi Global Tanıtım. Anlaşmanın bu yeni açılımını ilk olarak imzalayarak bu konuda öncülük etmek istediklerini söyleyen Global Tanıtım AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ceyda Aydede, "Türkiye’de ne kadar çok şirket bu inisiyatifi benimserse etkimiz o kadar büyük olur. Yaşama alışkanlıklarımızı radikal biçimde değiştirmek zorunda kalmadan önce iş dünyasının üzerine düşen görevi yapması gerekiyor" diyor.

Firmaların bu gibi gönüllü faaliyetlerde bulunmalarının artık bir zorunluluk olduğunu söyleyen Aydede, şöyle konuşuyor: "Şirketlerimiz uzun vadeli düşünmeli, bu konuda farkındalık yaratmalı ve gelecek nesillere yaşayabileceği bir dünya miras bırakmak için çalışmalı. Hepimizin aynı yönde atacağı adımlar büyük değişimler gerçekleştirebilir."

EKONOMİK AMPÜL DEVRİ

Global Tanıtım ve Halkla İlişkiler, yapacağı çalışmaları, 'dünya vatandaşı' olmanın bilinciyle, 'Küresel sorunlara Global duyarlılık' başlığı altında toplamış. Bu inisiyatifle şirket içinde verimli enerji kullanımını sağlamaya çalıştıklarını söyleyen Aydede, şöyle anlatıyor: "Şirketimizde, iş çıkışında bütün bilgisayarlar ve ekranlar kapatılıyor, öğle yemeği sırasında ve bilgisayarın kullanılmadığı tüm zamanlarda bilgisayar ekranlarının kapalı olmasına özen gösteriliyor, diz üstü bilgisayarların ve telefonların şarjları kullanılmadığı zamanlarda prizden çekiliyor, gerekli olmadığı sürece aydınlatmalar kullanılmıyor. Şirket içinde az enerji harcayan ekonomik ampuller kullanıyoruz. Gerekli olmadıkça klimaların çalıştırılmaması için yaz aylarında 'business casual' giyiniyoruz ve şirket çalışanlarının mümkün olduğunca toplu taşıma imkânlarını kullanmalarını veya ortak ulaşım imkânlarını yaratmalarını destekliyoruz."

HER ÇALIŞANA BİR BARDAK

Global Tanıtım ve Halkla İlişkiler'de çalışmalar verimli enerji kullanımıyla bitmiyor. Dikkat ettikleri bir diğer husus da geri dönüşüm. "Şirketimizde, kullanılan kâğıtların çöpe değil, geri dönüşüm kutularına atılmasına dikkat ediliyor, mecbur olmadıkça çalışmalar ve yazışmalar bilgisayar ortamında yapılıyor, çıkış alınmıyor. Faks ve fotokopi için bir yüzü kullanılmış kâğıtları tercih ediyoruz. Sadece kâğıt değil, cam, plastik ve metal ambalajları da geri dönüşümle yeniden kazanmak için biriktiriyoruz" diyerek neler yaptıklarını anlatıyor Aydede. Su tüketimi konusunda da duyarlı olan şirkette bulaşık yıkarken harcanan su miktarı göz önüne alınarak, çalışanların gün içinde hep aynı bardağı kullanmaları için üzerinde isimlerinin yazılı olduğu bardaklar yaptırılmış.



Ayrıca bütün bu çabaları daha da somutlaştırmak için, şirketin girişindeki 'yeşil kumbara'ya çalışanlar ve şirkete gelen müşteriler bozuk paralarını atıyor. Burada toplanan paranın yanı sıra şirket içinde doğum günleri, doğumlar, çeşitli kutlamalar veya bir çalışanın yakınının kaybı için toplanan paranın bir kısmı da ÇEKÜL’e ağaç dikilmesi için bağışlanıyor.

Sadece şirket içinde yaptıkları çalışmalarla kısıtlı kalmak istemeyen Global Tanıtım ve Halkla İlişkiler, 28 Eylül’de yurtdışından konuşmacıların katılacağı 'sorumlu yatırım' konulu bir de seminer düzenleyecek.

KSS-TETRAPAK

Tetra Pak 2007 Çevre ve Sosyal Sorumluluk Raporu yayınlandı. Raporda, çevre konusundaki sorumlu tutumunu uzun yıllardır sürdüren Tetra Pak’ın bu alandaki taahhütleri ve aldığı kararlar kamuoyuyla paylaşıldı.

Rapora göre Tetra Pak, dünyanın her tarafında sürdürdüğü etkin geri dönüşüm kampanyaları ile rekor bir katılıma ulaşarak, 21 milyar adet içecek kartonunun geri dönüşümünü sağladı. Ayrıca, Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın (WWF) “İklim Koruyucuları Programı”nı destekleyen 12 şirketten biri olan Tetra Pak, 2005’te 390 bin ton olan karbondioksit salınımını 2006’da 373 bin tona düşürerek bir yılda yüzde 4 azalttı. Tetra Pak 2010 yılına kadar toplam karbondioksit salınımını yüzde 10 oranında azaltmayı hedefliyor.



Tetra Pak Türkiye Kurumsal İletişim Müdürü Yasemin Ayginin, 2007 Çevre ve Sosyal Sorumluluk Raporuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada firmanın çevre konusundaki hassasiyetini uzun yıllardır koruduğunu belirtti: “Tetra Pak, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak, üretim ve dağıtım süreçlerinin çevre üzerindeki etkilerini asgari düzeye indirmeyi hedefleyerek bu alanda örnek bir tutum sergiliyor. Çevrenin ve doğal kaynakların korunması konusunda başta Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) olmak üzere pek çok küresel sivil toplum kuruluşu ile işbirlikleri geliştiriyoruz. 2007 Çevre ve Sosyal Sorumluluk Raporu aldığımız sonuçları, gösterdiğimiz yüksek performansı ortaya koyuyor. Ülkemizde de gerek çevreyle ilgili, gerek toplumsal sorumluluklarımızı aynı hassasiyet ve kararlılıkla yerine getiriyoruz. Doğal kaynaklarımızı korumak ve tüketmeden gelecek kuşaklara aktarmak için çalışmalarımızı aynı yoğunlukta sürdüreceğiz.”

GERİ KAZANIMDA REKOR ARTIŞ

2007 Çevre ve Sosyal Sorumluluk Raporu’nda kuruluşun geri kazanım alanındaki performansı da aktarıldı. Buna göre, dünya çapında yürütülen etkin kampanyalar sonucunda Tetra Pak’ın geri kazandırdığı içecek karton miktarı 2006 yılı itibarıyla rekor düzeye ulaşarak 21 milyar adet oldu. Bu miktar geri kazanımda ton olarak yüzde 27’lik bir artışa karşılık geliyor.

Tetra Pak son yıllarda çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yaparak önemli çevre projelerine de girişti. Aralık 2005’te Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) ile yakın bir işbirliği kuran Tetra Pak, WWF’nin İklim Koruyucuları Programı’nı destekleyen dünyadaki 12 şirketten biri oldu. Bu program CO2 salınımını 2010’a kadar her yıl 10 milyon ton azaltmayı amaçlıyor. Ayrıca bu yıl Tetra Pak WWF’nin yasadışı ağaç kesimini durdurmak ve değerli ve tehdit altındaki ormanların işletilmesini iyileştirmek amacıyla yürüttüğü Küresel Orman ve Ticaret Ağı’na da katıldı.

İKLİM DEĞİŞİMİNE KARŞI DAHA AZ ENERJİ KULLANIYOR

Rapora göre Tetra Pak 2006’da CO2 salınımlarını mutlak değerlerle yüzde 4 azaltırken, aynı zamanda enerji verimliliğini de yüzde 6,6 (üretilen her standart ambalaj için) artırdı. Ambalaj üretimindeki yüzde 23’lük artışa rağmen, 2006’daki enerji kullanımı 2002’dekinden daha düşük bir seviyede kaldı. Aynı dönemde Tetra Pak’ın üç fabrikası daha yeşil enerjiye geçti.

Tetra Pak’ın kullandığı kağıt hammaddesinin tamamının bilinen ve kabul edilebilir kaynaklardan geldiğini vurgulayan Tetra Pak 2007 Çevre ve Sosyal Sorumluluk Raporu’nda, şirketin nihai hedefinin kağıt hammaddesinde en yüksek standartları öngören Orman İdaresi Konseyi (Forest Stewardship Council - FSC) sertifikasına ulaşmak olduğu belirtildi.

Tetra Pak’ın toplumsal projelerine de yer verilen raporda, bir yılda 45 ülkedeki okullarda toplam 40 milyondan fazla çocuğa Kalkınma için Gıda programı ile bir milyar litreyi aşkın süt ve soya fasulyesi, pirinç, bezelye gibi diğer besin temelli içecekler verildiği açıklandı. Tetra Pak, bu çalışmalarından ötürü Birleşmiş Milletler tarafından 2006’da “Dünya İş Ödülü”ne layık görüldü.